Dünya Tv'lerinin en uzun pembe dizisidir. (Bknz. Guiness Rekorlar Kitabı) Ülkemizde gösterildiğinde rüzgar ne kelime fırtına estirmişti. İki kadın bir araya geldimi mutlaka Yalan Rüzgarı konuşulurdu. Hatta Ali Kırca Atv haberde bazı oyuncuları konuk etmişti. Bildiğim kadarıyla hala çekiliyor ve bir yerlede izleniyor. 10000. bölüme gelmiştir herhalde. Şimdi bunun son bölümünü bulun izleyin, hiç yabancılık çekmezsiniz aynı yalanlar devam ediyordur. Bizde bile bir süre sonra herkes ne olacağını bir kaç bölüm önceden tahmin eder hale gelmişti. Allahım sen tekrarından koru. :))))
En sevdiğim filmlerin başında gelir.Şu ana kadar yapılmış en güzel İslami film(Ömer Muhtar ile beraber) olması dolayısıyla büyük bir öneme sahip olan bir Mustafa AKKAD filmi.İslamiyet'in doğuşu ve önemli olayları gerçeğe uygun olarak ele almış olan film 1976 yapımı.Filmde sonradan müslüman olup olmadığı çok tartışılan Anthony Qouinn (Hz.Hamza)başrolde oynuyor.Bu filmden sonra Anthony Qouinn çok etkilendiğini bizzat kendisi söylemişti.Diğer önemli rollerde;
Hint--İrene PAPAS
Bilal--Johnny SEKKA
Ebu Sufyan---Michael ANSARA
Halid bin Velid---Michael FOREST
Benim de çok sevdiğim ve hiç kaçırmadığım dizilerin başında gelen bir bilim kurgu dizisiydi.Konusu şöyleydi:
12 Koloni’de yaşayan insanlar,düşmanları Saylonlar ile 40 yılı aşkın bir süredir barış içinde yaşamaktadır. Ancak Saylonlar’ın gerçekleştirdikleri sinsi saldırıyla, kolonilerin savunma sistemleri etkisiz hale getirilip nüfusun yoğunlaştığı tüm merkezleri nükleer silahlar ile yok edilmesi her şeyin birdenbire değişmesine sebep olacaktır. Aslında Saylonlar, yıllar önce insanlar tarafından yapay zeka kullanılarak üretilmiş sofistike robotlardır. Ancak zaman içinde kendi zeka ve bilinçleri oluşmuş; efendilerine karşı örgütlenerek ilk İnsan/Saylon savaşının başlamasına neden olmuştur. Uzay gemilerini yenileyerek daha da güçlendirmesine rağmen 12 Koloni'nin ordu ve tüm savunma teşkilatı, Saylonlar’ın icat ettiği bilinmeyen yeni silah karşısında tamamen çaresiz kalmıştır. Bu sinsi saldırı esnasında, görevi savaşçı taşımak olan uzay gemisi Battlestar Galactica müzeye çevirilmek üzere yedeğe alınmıştır. Galactica aslında yıllar önce ilk Saylon Savaşı’nda görev almış, ancak sonradan barış döneminde askeri eğitim amaçlı kullanılmıştır.
Ancak artık miyadını doldurmuştur ve kaptan Adama da emekli olmak üzeredir. İşin ilginç yanı, Saylonlar’ın saldırısında görev alamayacak kadar uzak bir bölgede olması aslında onu insanlığın kurtarılmasındaki tek umut haline getirir çünkü Baltar adındaki dahi bilim adamı Saylonlar tarafından kandırılarak tüm savunma sistemi detaylarının Saylonların eline geçmesine ve Saylonlar’ın insan kolonilerinin tüm savunma sistemlerine girişini sağlayıp insan ırkını neredeyse tamamen yok etmelerine neden olmuş ve sadece Galactica hayatta kalabilmiştir. Bunun en önemli nedeni Galactica'nın komutanı Adama'nın 40 yıl önceki Saylon savaşlarından kalan bir alışkanlık ile geminin savunma sistemindeki bilgisayarları bir network altında toplamayıp sadece istasyon bazında çalıştırmasıdır. İşte bu nedenle Saylonlar 12 Koloniye saldırırken diğer tüm gemilerin network sistemini çökertirken bunu network sistemi ile çalışmayan Galactica'ya yapamamışlardır.
Öte yandan kolonilerin başkanının ölmesi ile yerine geçen Laura Roslin, insanlığa dair ayakta kalan herşeyi ve herkesi toparlayarak Galactica’ya sığınmak üzere yola çıkar. Aynı zamanda Adama da yeterli sayıda adamı ve silahı olmadığı için kaçmak zorundadır; kendileri için yeni ve güvenli bir yer olacağına inandığı efsanevi gezegen Dünya’yı aramak üzere yola çıkar...
Orjinal dizinin oyuncularından bazıları:
* Richard Hatch - Yüzbaşı Apollo * Dirk Benedict - Teğmen Starbuck * Lorne Greene - Komutan Adama * Herb Jefferson Jr. - Teğmen Boomer * Maren Jensen - Athena * Tony Swartz - Çavuş Jolly * Noah Hathaway - Boxey * Terry Carter - Albay Tigh * Lew Ayres - Başkan Adar
80'ler sonunun en güzel TRT dizisinin baş karakterleri."Zorlu ikili" ismi ile yayınlanmıştı..Detektif dizi furyasından sevilen bir polisiyeydi. Bu dizinin zıt karakterleri;sarışın İngiliz güzel Makepeace ile ukala Amerikalı polis Dempsey idi.Dempsey Amerika'dan İngiltere'ye gönderilen başına buyruk bir polisti..cabrio beyaz mercedes 450 slc kullanırdı.
"Dallas" sırasında rakip yapımcılar yeni bir dizi aramaya başlarlar.En az Dallas kadar entrika dolu olmasını istedikleri dizi olarak sonunda "Flamingo Yolu"nu bulup çıkarırlar."TRT zamanı dizileri" diye adlandırabilceğimiz dönemin vazgeçilmez olan bu dizisini, pek çok kişi, gölden havalalan pembe flamingolarla hatırlar. Filaminyo Yolu (Flamingo Road), "Dallas" ile "Aşk Gemisi" karşımıdır bir bakıma. 80'lerin başında oynamış olan ve her başlangıç bölümünün özellikle çocuklara çok hoş göründüğü dizinin oyuncu gemisinde, John Beck, Woody Brown, Peter Donat, Howard Duff, Morgan Fairchild, Mark Harmon, Kevin McCarthy, Cristina Raines, Barbara Rush ve Stella Stevens yer almıştır. Günümüzde, genelde lüks semtlerde, pahalı binaların olduğu caddelere, kenarları ağaçlı, romantik yollara verilen isim olan Flamingo Yolu, Mersin'de bir cadde de ve Kınalıada'da, iskele ile havuz arasındaki sahildeki caddeye adalılarca verilen isim olarak kayıtlara geçmiştir.Flamingo Yolu bir çok çocuğun ünlü dizisidir, annelerin hararetle izlediği ve diğer bölüme kadar da izledikleri bölümün kritiklerini yaptıkları bir dizidir.Çocuklar "geç oldu" bahanesiyle yatağa yollanırken, kadınlar diziyi merakla izlemişlerdir.Kötü adamlardan biri Michael Tyron'dur, onu cahit Şaher seslendirmiştir. Dizinin sonlarına doğru yanarak öldüğü gösterilse de, o ne yapıp ediyor, tekrar diriliyordu!"Şerif Titus" (Taytus) karakteri ise JR'a rakipti! Gülümsemesi manalarla yüklü, çirkin, şişman, bıyıklı olan bu adam diziyi seyreden kadınların az bedduasını almamıştır!Onun bu denli etkili olmasında seslendiren İstemi Betil'in eşsiz ses tonu da etkilidir.Tabii bir de dizide Constance karakterini canlandıran, Senatör olan Mark Harmon'un karısını oynayan Morgan Fairchield unutulmazlar arasına girmiştir. Dizide entrikaların baş sebebi de Constance'tır.Bazılarının favorisi ise Lane Balu'dur o vakitler...Senatör Constance ile evlidir ama Lane Balu'ya âşıktır.O zamanlar, "Çocuğa izlettirilmeyecek ayıp diziler" arasında başı çeken Flamingo Yolu, aslında 80'lerdeki hayatımızı temsil ediyordu biraz da...
Pazar gecelerinin unutulmaz dizisiydi. İnsanın içine işleyen dokunaklı bir müziği vardı. Açılış jeneriğinde Vincent'ı seslendiren sanatçı harikulade bir şekilde ulaşamayacağı bir dünyada yaşayan sevdiği kadını anlatır ve "onun adı Catherine" derdi. Vincent ülkemizde aslan adam olarak tanınan acayip bir yaratıktı. New York metrosunun alt katlarında, labirent gibi esrarlı bir yerde yaşardı. Catherine ise zengin, güzel, başarılı bir avukattı. Birgün yolda saldırıya uğrayıp yüzü kesiliyor ve parka terkediliyordu. Bunu bulan Vincent kadını aşağıdaki gizli odalara götürüyor, yeraltındaki güruhun lideri Baba, Catherine'i tedavi ediyordu. Sonra Catherine ile Vincent aşık oldular, Catherine'in parmağı kesilse Vincent bunu hissedebiliyor, kükreyerek gelip Catherine'i bin türlü beladan kurtarıyordu. Catherine'in çatıkatında harika bir dairesi ve muhteşem manzaralı bir balkonu vardı, balkonun kapılarını açınca ince tül perdeler uçuşur, Catherine ağır ağır yürüyerek balkona çıkar, gecenin karanlığında ışıl ışıl parlayan Manhattan manzarasını izlerdi. Az sonra Vincent gelir, birbirlerine sarılırlar ama daha ileri gidemezlerdi. Ne yazık ki Linda Hamilton diziden ayrılınca Catherine karakteri de öldü..
The Benny Hill Show, Benny Hill'in ünlü televizyon programıdır. Yapımcılığı 1969'dan 1989 yılına kadar Thames Television tarafından üstlenilmiştir. Şov bütün dünyada 140'tan fazla ülkede talep görmüştür.Durum komedisidir.İçinde genellikle söz yoktu.
TRT nin tek kanal olduğu dönemlerde sık sık yayınlanan bir komedi show programıydı.Belki de TRT'nin sansür etkisinin yoğun olduğu yıllarda yasak koymadığı tek showdu.Çünkü içinde belden aşağı espriler yoğunluktaydı.Benny Hill genellikle kızların peşinden koşar,fakat onları kapan hep 80lik dede alırdı:) Çok gülerdim bu adama..:)
Çocukluk dönemlerinde hiç aksatmadan izlediğim ve türlü türlü maceralara tanık olduğum diziydi.O yıllarda moda olmuştu bu tatlı köpek..Lassie' nin en büyük özelliği kötü olacak olayları önceden sezinler ve sahibine haber vermeye çalışırdı, sahibi her seferinde anlamazdı ve başına gelen ilginç olaylar yüzünden hep felaketlerle sonuçlanması gereken tehlikelerden Lassie imdatına yetişir ve kurtarırdı.Değişik yıllarda değişik versiyonları gösterilmişti sanırım.
Bonanza, Amerikan TV kanalı NBC’de 12 Eylül 1959’dan 16 Ocak 1973’e kadar yayınlanan bir televizyon dizisidir. TV tarihinde en uzun süreli yayınlanan Western dizilerinin içinde yer alan Bonanza, 14 sezonluk gösterimiyle 20 sezon yayınlanan Gunsmoke’un hemen arkasında ikinci sırada bulunmaktadır. Bir dönem Turkiye’de de yayınlanan dizide, son derece akıllı bir aile reisi olan bir baba ve onun farklı eşlerinden doğmuş üç oğlundan oluşan Cartwright ailesinin maceraları yer almaktadır. Yayınlandığı dönemde alışılmamış bir Western türü olarak göze çarpan filmin ana temasını, baba Ben Cartwright (Lorne Greene) ile onun birbirlerine hic benzemeyen üç oğlunun; kibar mimar Adam (Pernell Roberts), sıcak ve sevimli dev Eric “Hoss” (Dan Blocker), tez canlı ve atılgan Joseph “Little Joe”nun (Michael London) birbirlerini, komşularını ve topraklarını korumaları oluşturmaktadır. Hop Sing (Victor Sen Yung) adlı bir de Çinli göçmen aşçısi olan aile, Nevada’daki Tahoe Gölü’nün kıyısındaki Ponderosa Çiftligi’nde yaşamıştır. Kulağa son derece hoş gelen ve akılda kalıcı özelliğiyle dikkat çeken filmin muzigi ise televizyon icin yapılan müzik parçaları içinde en çok bilinenlerden biri olarak kabul edilmektedir.
Televizyon tarihinin en uzun soluklu televizyon dizisi olarak tarihe geçen bir zamanların meşhur Western dizisi, Bonanza Türkçe dublajlı olarak Renk Yapım farkıyla televizyon kanallarının beğenisine sunulmaktadır. Bir zamanlar TRT tarafından uzun yıllar seri halinde yayınlamış olan Bonanza, gösterildiği yıllarda büyük beğeni kazanmış ve tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de büyük bir hayran kitlesi oluşturmuştur. Cartwright Ailesi ve sahip oldukları Penderosa arazisinde geçen Amerikanın ‘Vahşi Batı’ dönemi yıllarının anlatıldığı Western dizisi.
Bu dizi, bir baba ve üç oğuldan oluşan Cartwright ailesinin maceralarını anlatıyor. Baba “Ben”, oğulları “Edim”,”Has” ve “Küçük Co”her bölümde sözde kötülüklerle mücadele ediyor ve yörelerindeki sorunlara çözüm bulmaya çalışıyorlar. Cartwright Ailesi ve sahip oldukları Penderosa arazisinde geçen maceraların anlatıldığı dizi, keyifle yayınlayacağınız ve dönemin birçok dizi filmine taş çıkartacak güzellikte bir dizidir. Bonanza isimli Western dizisi 31 bölümdür ve 20 bölümlük kısmı Türkçe dublajlı olarak satışa sunulmuştur. Bir bölüm süresi bir saat/filmdir.Özellikle müziği çok hoştu.
Nick Nolte'yi parlatan yapımdı. Rudi ve Tom Cordeş kardeşlerin maceralarını anlatırdı, başı beladan kurtulmayan asi kardeş Tom, Nick Nolte idi, Rudi ise akıllı, başarılı, zengin, işte her şekilde hayırlı evlattı. Dizi bu iki kardeşin kıskançlıklarını ve çekişmelerini anlatıyordu. Dizinin sonunda o zamanların en nefret edilen kötü adamı Falkonetti, Tom'u sırtından bıçaklayarak öldürmüş, ülkemizde neredeyse ulusal yas ilan edilmişti. Ceyar ortaya çıkana kadar en çok bela okunan karakter Falkonetti olarak kalmıştı.
Japonya'da tutsak olan bir Amerikalı'nın yükselişini ve aşkını anlatan bir konusu vardı. zamanının en değişik dizisi olmasıyla da büyük popülerite kazanmıştı..
Richard Cembirleyn Japonya'ya yerleşiyodu. Önce ona kıl kapıyolar, sonraları saymaya başlayıp Ancin San adını veriyolardı. Sevdiği kız vardı Mariko San. Bir de Efendi Toranaga vardı. Çok Japonca kelime kazandırmıştı dağarcığımıza bu dizi. Hay makarimasu gibi.Dizideki en gerilimli anlar Ancinsan'ın Efendi Toranaga'ya birşeyler sorduğu anlardı. Çünkü bu Toranaga'nın sağı solu belli olmaz, hemen parlayıp celalleniverirdi. Ancinsan soruyu sorar, yanındaki Japon kız çeviriyi yapar, Toranaga durur durur... "Makarimasu" diye bağırır, Japon kız da "Efendimiz bu konuda sizinle hemfikir değil." şeklinde çevirerek ortamı yumuşatmaya çalışırdı.
Geldik yine damgasını vuran dizilerden birine daha.Üçkağıtçı JR (ceyar)'ı :)hatırlamayan yoktur herhalde..
Dallas 1978-1991 yılları arasında yayımlanan Haftalık pembe dizi tarihinin uzun soluklu dizilerinden biridir. JR (Larry Hagman) karakteri, TV tarihinin en kötü karakterleri arasında anılmaktadır. Guiness Rekorlar kitabında en çok izlenen televizyon programı olarak geçmiştir."Who shot J.R." bölümü ile 83 milyon izleyici toplamıştır. Fakat 1984-1985 sezonunda Bobby karakterinin bir araba çarpması sonucu diziden ayrılması ve bir sezon sonrası sanki daha önce yaşananlar yok sayılıp tekrar hayata dönmesi dizinin dönüm noktası olmuştur ve dizinin izlenme oranı hızlıca düşmüştür.
ABD'de Cuma akşamları CBS'te, Türkiye'de ise Pazar akşamları TRT 1'de yayınlanmıştır.Dizinin 1978 yılında 4 bölümlük bir mini dizi olarak tasarlanmıştır. Fakat daha sonra dizi başarıya ulaşınca 1991 e kadar yayınlandı.
Ayrıca 1979 yılında J.R. nin kardeşi ve ailenin kara kuzusu olarak nitelendirilen Gary Ewing ve eşi Valene Dallas çiftliğinden ayrılıp California ya taşınması sonucu Knots Landing adlı kardeş dizi yayın hayatına başladı. Bu dizi 1979-1993 yılları arasında 344 bölümle yayında idi.
Ülkemizde tek kanallı dönemin en sevilen yapımlarından biri olan bu başarılı aksiyon ve macera dizisi, karı-koca amatör dedektifler Jonathan ve Jennifer Hart'ın dünyanın dört bir yanındaki nefes kesen maceralarını anlatıyor.
Kendi çabalarıyla başarıyı yakalamış bir milyoner olan Jonathan Hart (Wagner), dünya çapında bir şirket olan Hart Industries'in başkanıdır. Muhteşem karısı Jennifer Hart (Powers) ise serbest gazetecidir. Sosyete yaşamı sürdüren bu zengin ve gösterişli çift, bir yandan da merakları yüzünden amatör dedektiflik yaparak dünyayı gezmekte, zenginlerle ve ünlülerle arkadaş olmaktadır. Sonuç olarak süper hafiyelerimiz, her bölümde kendilerini bir cinayet, kaçakçılık, hırsızlık ya da casusluk vakasının içinde bulurlar, yani bir 'tehlike çemberi'nde... Zengin karı-koca, bunca kovalamaca arasında birbirlerine olan aşklarını yaşamaktan da geri kalmaz. Varlıklı olduklarından bazen sadece zevk uğruna bazen de bir davanın peşinden çok uzak yerlere gidebilirler; Londra, Paris ve Atina'dan, Hawaii, Meksika ve Asya'ya kadar Jonathan ve Jennifer, sadık uşakları Max ve sevimli köpekleri Freeway ile maceradan maceraya koşar...
İngılslar aslında çok iyi insanlardı.Baba Çarls ve anne Karolin melek gibi insanlardı.Lora ve Mery adlı kızları ve köpekleri ile harika bir hayatları vardı. Evde birbirleriyle hiç kavga etmez, sofraya duasız oturmaz, dua etmeden uykuya yatmazlardı.Her pazar temiz pak giyinip at arabalarına binip kiliseye gidişlerini izlerdik.Çarls askılı pantolon giyer, kovboy şapkası takardı; kızların bezden beyaz şapkaları vardı.
Pippi Uzunçorap, Astrid Lindgren'in yazdığı İsveç çocuk kitabı serisinin ana karakteri. Pippi Uzunçorap, ayrıca sinemada Inger Nilsson tarafından başarıyla canlandırılmıştır. Roman ve film birçok dilde tercüme edilmiştir.
Dizide kızıl saçlı,uzun çizgili çoraplı,yüzünde çilleri ve süper güçleri olan bir karakterdi.
İşte elemanları adeta ulusal kahramanlar haline gelmiş, çok sevilen bir dizi daha. Kaptan Körk ve Volkanlı Mister Spak çocukluğumuzun unutulmaz tipleriydi. Geminin adı Atılgan'dı, Uhura diye zenci mürettebat, bir de bunları heryere ışınlayan Skati vardı, "ışınla beni Skati" yıllarca dilimize pelesenk olmuş bir espriydi. Her bölümde Kaptan Körk "kaptanın seyir defteri, ışık yılı bilmemne, Atılgan'ı şuraya götürüyoruz" gibilerden günlük tutardı. Türkiye'de Uzay Yolu sevgisi doruğa çıkınca nur içinde yatsın, rahmetli Sadri Alışık "Turist Ömer Uzay Yolunda" isimli şaheseri çevirmiş, (hani kapıların pışıık pışıık diye açıldığı) kompiterle de bir güzel dalgasını geçerek olaya son noktayı koymuştu.
Afrika'daki evinden ve ailesinden vahşice koparılıp Amerika'da köle olarak satılan Kunta Kinte'nin acılarla dolu hikayesi televizyonun karşısındaki herkesi ağlatmıştı. Bu dizi aslında Kunta'nın torunun torunu Alex Haley tarafından yazılan romana dayanıyordu. Dizinin en acıklı yerlerinden biri Kunta'nın o yakalandığı andaki çığlıkları ise, diğeri de kaçmaya çalışırken yakalanıp ayağının kesilmesiydi. Bir de beyazlar buna Tobi diye isim vermişler, kahramanımız "benim adım Kunta Kinte" diye karşı durmuştu onlara. Bu diziden sonra esmer ya da güneşten çok yanmış kimi görsek "Kunta Kinte'ye dönmüşsün" demek moda olmuştu.
San Fransisko'lu iki detektifin maceralarını anlatan heyecanlı bir diziydi, tıfıllığının doruğunda Michael Douglas ilk çıkışını bu diziyle yapmıştı. Emektar ve yaşlı detektifi de patlıcan model burnuyla meşhur Karl Malden oynuyordu. Bu dizinin en güzel yanı San Fransisko sokakalarında çekilmiş kovalamaca sahneleriydi, kocaman 70 model Amerikan arabaları o yokuşlu sokaklardan hızla çıkar ve uça uça aşağı inerlerdi. Parçalanan, birbirine giren arabanın haddi hesabı olmazdı. Kahramanlarımızı bu hareketli sokaklarda cinayet davalarını kovalarlardı.
Türkiye'de basketbol diye bir sporun varlığını hatırlatan ve sonunda çok sevdiren efsane dizi idi. Zenci öğrencilerin okuduğu bir liseye gelen sarışın koç Reeves'in kendisini önce "white men can't jump" gibilerden dışlayan takımının starı olmasını anlatırdı. Koç çocuklara sadece sahada değil, hayatta da koçluk yapardı.Tam bir aileydiler vesselam.