The Benny Hill Show, Benny Hill'in ünlü televizyon programıdır. Yapımcılığı 1969'dan 1989 yılına kadar Thames Television tarafından üstlenilmiştir. Şov bütün dünyada 140'tan fazla ülkede talep görmüştür.Durum komedisidir.İçinde genellikle söz yoktu.
TRT nin tek kanal olduğu dönemlerde sık sık yayınlanan bir komedi show programıydı.Belki de TRT'nin sansür etkisinin yoğun olduğu yıllarda yasak koymadığı tek showdu.Çünkü içinde belden aşağı espriler yoğunluktaydı.Benny Hill genellikle kızların peşinden koşar,fakat onları kapan hep 80lik dede alırdı:) Çok gülerdim bu adama..:)
Çocukluk dönemlerinde hiç aksatmadan izlediğim ve türlü türlü maceralara tanık olduğum diziydi.O yıllarda moda olmuştu bu tatlı köpek..Lassie' nin en büyük özelliği kötü olacak olayları önceden sezinler ve sahibine haber vermeye çalışırdı, sahibi her seferinde anlamazdı ve başına gelen ilginç olaylar yüzünden hep felaketlerle sonuçlanması gereken tehlikelerden Lassie imdatına yetişir ve kurtarırdı.Değişik yıllarda değişik versiyonları gösterilmişti sanırım.
Bonanza, Amerikan TV kanalı NBC’de 12 Eylül 1959’dan 16 Ocak 1973’e kadar yayınlanan bir televizyon dizisidir. TV tarihinde en uzun süreli yayınlanan Western dizilerinin içinde yer alan Bonanza, 14 sezonluk gösterimiyle 20 sezon yayınlanan Gunsmoke’un hemen arkasında ikinci sırada bulunmaktadır. Bir dönem Turkiye’de de yayınlanan dizide, son derece akıllı bir aile reisi olan bir baba ve onun farklı eşlerinden doğmuş üç oğlundan oluşan Cartwright ailesinin maceraları yer almaktadır. Yayınlandığı dönemde alışılmamış bir Western türü olarak göze çarpan filmin ana temasını, baba Ben Cartwright (Lorne Greene) ile onun birbirlerine hic benzemeyen üç oğlunun; kibar mimar Adam (Pernell Roberts), sıcak ve sevimli dev Eric “Hoss” (Dan Blocker), tez canlı ve atılgan Joseph “Little Joe”nun (Michael London) birbirlerini, komşularını ve topraklarını korumaları oluşturmaktadır. Hop Sing (Victor Sen Yung) adlı bir de Çinli göçmen aşçısi olan aile, Nevada’daki Tahoe Gölü’nün kıyısındaki Ponderosa Çiftligi’nde yaşamıştır. Kulağa son derece hoş gelen ve akılda kalıcı özelliğiyle dikkat çeken filmin muzigi ise televizyon icin yapılan müzik parçaları içinde en çok bilinenlerden biri olarak kabul edilmektedir.
Televizyon tarihinin en uzun soluklu televizyon dizisi olarak tarihe geçen bir zamanların meşhur Western dizisi, Bonanza Türkçe dublajlı olarak Renk Yapım farkıyla televizyon kanallarının beğenisine sunulmaktadır. Bir zamanlar TRT tarafından uzun yıllar seri halinde yayınlamış olan Bonanza, gösterildiği yıllarda büyük beğeni kazanmış ve tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de büyük bir hayran kitlesi oluşturmuştur. Cartwright Ailesi ve sahip oldukları Penderosa arazisinde geçen Amerikanın ‘Vahşi Batı’ dönemi yıllarının anlatıldığı Western dizisi.
Bu dizi, bir baba ve üç oğuldan oluşan Cartwright ailesinin maceralarını anlatıyor. Baba “Ben”, oğulları “Edim”,”Has” ve “Küçük Co”her bölümde sözde kötülüklerle mücadele ediyor ve yörelerindeki sorunlara çözüm bulmaya çalışıyorlar. Cartwright Ailesi ve sahip oldukları Penderosa arazisinde geçen maceraların anlatıldığı dizi, keyifle yayınlayacağınız ve dönemin birçok dizi filmine taş çıkartacak güzellikte bir dizidir. Bonanza isimli Western dizisi 31 bölümdür ve 20 bölümlük kısmı Türkçe dublajlı olarak satışa sunulmuştur. Bir bölüm süresi bir saat/filmdir.Özellikle müziği çok hoştu.
Nick Nolte'yi parlatan yapımdı. Rudi ve Tom Cordeş kardeşlerin maceralarını anlatırdı, başı beladan kurtulmayan asi kardeş Tom, Nick Nolte idi, Rudi ise akıllı, başarılı, zengin, işte her şekilde hayırlı evlattı. Dizi bu iki kardeşin kıskançlıklarını ve çekişmelerini anlatıyordu. Dizinin sonunda o zamanların en nefret edilen kötü adamı Falkonetti, Tom'u sırtından bıçaklayarak öldürmüş, ülkemizde neredeyse ulusal yas ilan edilmişti. Ceyar ortaya çıkana kadar en çok bela okunan karakter Falkonetti olarak kalmıştı.
Japonya'da tutsak olan bir Amerikalı'nın yükselişini ve aşkını anlatan bir konusu vardı. zamanının en değişik dizisi olmasıyla da büyük popülerite kazanmıştı..
Richard Cembirleyn Japonya'ya yerleşiyodu. Önce ona kıl kapıyolar, sonraları saymaya başlayıp Ancin San adını veriyolardı. Sevdiği kız vardı Mariko San. Bir de Efendi Toranaga vardı. Çok Japonca kelime kazandırmıştı dağarcığımıza bu dizi. Hay makarimasu gibi.Dizideki en gerilimli anlar Ancinsan'ın Efendi Toranaga'ya birşeyler sorduğu anlardı. Çünkü bu Toranaga'nın sağı solu belli olmaz, hemen parlayıp celalleniverirdi. Ancinsan soruyu sorar, yanındaki Japon kız çeviriyi yapar, Toranaga durur durur... "Makarimasu" diye bağırır, Japon kız da "Efendimiz bu konuda sizinle hemfikir değil." şeklinde çevirerek ortamı yumuşatmaya çalışırdı.
Geldik yine damgasını vuran dizilerden birine daha.Üçkağıtçı JR (ceyar)'ı :)hatırlamayan yoktur herhalde..
Dallas 1978-1991 yılları arasında yayımlanan Haftalık pembe dizi tarihinin uzun soluklu dizilerinden biridir. JR (Larry Hagman) karakteri, TV tarihinin en kötü karakterleri arasında anılmaktadır. Guiness Rekorlar kitabında en çok izlenen televizyon programı olarak geçmiştir."Who shot J.R." bölümü ile 83 milyon izleyici toplamıştır. Fakat 1984-1985 sezonunda Bobby karakterinin bir araba çarpması sonucu diziden ayrılması ve bir sezon sonrası sanki daha önce yaşananlar yok sayılıp tekrar hayata dönmesi dizinin dönüm noktası olmuştur ve dizinin izlenme oranı hızlıca düşmüştür.
ABD'de Cuma akşamları CBS'te, Türkiye'de ise Pazar akşamları TRT 1'de yayınlanmıştır.Dizinin 1978 yılında 4 bölümlük bir mini dizi olarak tasarlanmıştır. Fakat daha sonra dizi başarıya ulaşınca 1991 e kadar yayınlandı.
Ayrıca 1979 yılında J.R. nin kardeşi ve ailenin kara kuzusu olarak nitelendirilen Gary Ewing ve eşi Valene Dallas çiftliğinden ayrılıp California ya taşınması sonucu Knots Landing adlı kardeş dizi yayın hayatına başladı. Bu dizi 1979-1993 yılları arasında 344 bölümle yayında idi.
Ülkemizde tek kanallı dönemin en sevilen yapımlarından biri olan bu başarılı aksiyon ve macera dizisi, karı-koca amatör dedektifler Jonathan ve Jennifer Hart'ın dünyanın dört bir yanındaki nefes kesen maceralarını anlatıyor.
Kendi çabalarıyla başarıyı yakalamış bir milyoner olan Jonathan Hart (Wagner), dünya çapında bir şirket olan Hart Industries'in başkanıdır. Muhteşem karısı Jennifer Hart (Powers) ise serbest gazetecidir. Sosyete yaşamı sürdüren bu zengin ve gösterişli çift, bir yandan da merakları yüzünden amatör dedektiflik yaparak dünyayı gezmekte, zenginlerle ve ünlülerle arkadaş olmaktadır. Sonuç olarak süper hafiyelerimiz, her bölümde kendilerini bir cinayet, kaçakçılık, hırsızlık ya da casusluk vakasının içinde bulurlar, yani bir 'tehlike çemberi'nde... Zengin karı-koca, bunca kovalamaca arasında birbirlerine olan aşklarını yaşamaktan da geri kalmaz. Varlıklı olduklarından bazen sadece zevk uğruna bazen de bir davanın peşinden çok uzak yerlere gidebilirler; Londra, Paris ve Atina'dan, Hawaii, Meksika ve Asya'ya kadar Jonathan ve Jennifer, sadık uşakları Max ve sevimli köpekleri Freeway ile maceradan maceraya koşar...
Marco isimli çocuk italya'dan arjantin'e çalışmaya giden annesini arardı ve çok yaklaşsa da bir türlü kavuşamazlardı... Hayatın kendisi vardı bu çizgi filmin içerisinde,uçuk kaçık saçmalıklar yoktu,acısıyla tatlısıyla izleyen çocuklar hayatı tanırdı.
Bir zamanlar TRT 1 de gösterilen, ortalama bir yemek masasi büyüklüğünde bir ringde action man boyutlarinda robotların dövüştürüldüğü, Japon yapımı çizgi dizi.
Çocuklar laptoplarıyla minyatür robotları yönetir,turnuvalar yaparlardı.Kahramanımız robotuna o kadar bağlı idi ki,parçalanan robotunu tamir ettirmek fabrikanın önünde yağmurun altında gecelemişti.
Masal, kız kardeşi ile pikniğe çıkan küçük sarışın Alice'in "Geç kaldım" diyen bir beyaz tavşanın arkasından gitmesi ve tavşanın girdiği deliğe bakarken delikten içeriye düşmesiyle başlar. Küçük delik bir anda büyür ve Alice'i fantastik bir dünyanın içine çekiverir. Bir çok hayvan ve konuşan oyun kağıtları ile bezeli masal kahramanları Alice'i şaşkınlığa uğratır. Masal bu büyüleyici hayal dünyasından bir ağacın dibinde Alice'in uyanması ile sona erer. Masalda yer alan Cheshire Kedisi, Alice istediğinde ortaya çıkar ve genellikle Alice'i kızdıran konuşmalar yapar. Ama Cheshire Kedisi'nin tüm konuşmaları felsefi değer taşır ve Alice'i yaşam pencerelerini zorlar. Bir kanıya göre Cheshire, yazarının doğduğu kasabanın ismidir. Cheshire Kedisi her seferinde tebessüm ederek belirir ve tebessüm ederek gözden kaybolur.
Avustralyalı bir çiftçi, ormanda bebekken bulduğu Georgie'yi evine alır ve kendi kızı gibi büyütür. Georgie'nin bileğinde takılı olan altın bilezik, ailesinden kalan tek yadigardır. İki üvey abisi Abel ve Arthur, babaları gibi onu çok sever ancak üvey annesi ona hep istenmeyen bir yabancı gözüyle bakar. Üvey babası, Georgie'yi kurtarmak için hayatını kaybedince üvey annesinin nefreti daha da büyür.
Georgie, büyüyüp güzel bir genç kız olduğunda üvey abilerinin sevgisi aşka dönüşür. Georgie ise tanıştığı yakışıklı bir İngiliz aristokrat olan Lowell'a aşık olur. Üvey annesi gerçeği açıklayıp onu bir sürgünün kızı olmakla suçlayınca Georgie evi terk eder. Gerçek ailesini ve Lowell'ı bulmak ve altın bileziğinin sırrını çözmek için İngiltere'ye doğru yola çıkar. Ona umutsuzca aşık olan üvey abileri Abel ve Arthur da Georgie'nin peşinden gider. Üçü birden Londra aristokratlarının acımasız dünyası içine sürüklenir.
En fazla aklımda kalan kısmı "biraz biberliyelim" cümlesi idi.Beyzbol maçı oynanırken sahada ki oyucular arasında hadi biraz biberleyelim şunu diyerekten elden ele dolaşırken bir oyuncunun vuruşu ile stadı aşıp dışarı çıkıyor ordan da kendisi gibi artık jubile yapmış diğer beyzbol toplarının yanına konuluyordu. Çizgi biterken bir yuzunde basılmış olan büyük A harfi görünüyordu. Abner adını da onu stad dışarına çıkaran adamdan mı almıştır onu bilemiyorum.
Genki maddi durumu oldukça kötü olan eski şampiyon boksör babası Shark Horiguchi'nin yardımcılığını, koçluğunu yapan küçük bir çocuktur. Babası içkiye olan düşkünlüğü sebebiyle eski formunu kaybetmiştir ve Dünya Şampiyonu Kenji Seki’ye karşı son bir maça çıkar. Ancak kaybeder. Ertesi gün, oğlunu gezdirmeye gittiği parkta maçta aldığı darbeler sonucu yere yığılır ve hayatını kaybeder. Yalnız kalan Genki, boksa karşı olan büyükbabası ve büyükannesinin gözetiminde büyür ama gizli gizli hocası Yuuko Ashikawa himayesinde boks antrenmanlarını yapar, çünkü tek amacı babasının ölümüne sebep olan maçtaki rakibi Kenji Seki’nin karşısına çıkmaktır.
Duygusal dokunaklı tarafı ile insanın içine dokunan bir Japon Animesiydi “Ganbare Genki”. Japonların futbol animeleri gibi süslü, güzel kızlarla dolu bir yapı yerine genelde varoşlarda geçen bir hikaye olması sebebiyle farklı bir sıcaklığı vardı. 35 bölüm olarak 1980-81 yıllarında Japonya’da yayınlanan animenin bizim televizyonlara gelmesi (hafta sonları Star televizyonunun çizgi film maratonunun önemli yapıtaşlarındandı) 90’lı yılları bulmuştur. Ancak ülkemizde yayınlanan benzer animeler gibi bölümlerinin tümü satın alınmadığından sonu Türk izleyicisi tarafından Türk televizyonlarında izlenememiştir. Akılda kalıcı açılış şarkısı “Kaze Ni Nare” ve kapanış şarkısı “Masshiro Na Ringu” Kinya Hori tarafından icra edilen çizgi filmin en akılda kalıcı sahnesi Genki’nin yumruklardan kaçabilme yetisini geliştirebilmek için tren raylarının yanındaki direklere tırmanıp hızlı trenin içindeki kişilerin yüzünü seçebilme antrenmanı yaptığı sahnelerdir.
En dramatik sahnesi de babasının yağmurlu bir havada parkta ölmesiydi.:(
Çok sevdiğim çizgi filmlerden biriydi.Özellikle de müziği..dohri dohri mogu mogu dıdıdıırıd dohri dohri mongu mongu dıddırıddıddıd diye giden bir müziği vardı ve inanılmaz sevilmişti.İki kardeş köstebek Mock ve Sweet'in başından geçen maceralardı konusu.
Orijinal adı jetsons'dır bu çizgi filmin. Baba jetson bir dişli fabrikasından çalışmaktadır.Son teknolojiyle yaşayan 4 kişilik aile.Yürüyen yollar, robot hizmetçiler..Evin babası George, evin annesi Jane, kızları Judy ve ogulları Elroy'dan oluşan ailedir..
Beyaz sevimli hayalet Casper, bizi korkutmaktan çok birbirinden ilginç maceralarıyla bizi güldürürdü... 3 tane amcası olan sevimli hayaletimizin başı hep derde girer utangaçlığından insanlara yaklaşamaz birde onları korumakla uğraşırdı...
Açıklama: Çocuklara hayaletleri sevdiren çizgifilm Sevimli Hayalet " Casper " bir klasiktir. Casper, amcaları Stretch, Stinkie ve Fatso ve diğerleri... hepsi bir şatoda yaşamktadırlar. Amcaları çok kötü kalplidirler ve işleri güçleri insanları korkutmaktır ama sevimli hayalet casper ise insanların iyiliğini isteyen bir hayaletti. Casper,insanlarla arkadaş olmaya çalışamakta fakat arkadaş edinmesi pekte kolay olmamaktadır. Casperla bizlere arkadaşlıkların ne kadar önemli olduğu anımsatılmaktadır.
Herhalde en unutulmaz çizgi filmlerden biridir.Şu an bile izliyoruz.Belki gelecek kuşaklarda izleyecek.
Tom ve Jerry'nin yaratıcısı Joseph Barbera ölmeden önce yapımcı yönetmen olarak hizmet etti, Warner Bros 2005'te kısa hikayelerinin kredisini alarak, Tom ve Jerry Tales' in üreticisi olarak ilk sezonunu aynı yılda yaptı. Seri 27 Şubat 2007'de Birleşik Krallık'ta Boomerang kanalında uluslararası gösterildi ve 23 Eylül 2006'da ABD'de The CW'nin Kids'WB kanalında gösterildi. Her bir macerasında 3 kısa filmleri ile aşağı yukarı orjinel kısa filmlerinin dakikasına eşit. Maceraları yani kısa filmleri 30 dakika sürer. 2008-09 Sezonu CW4Kids kanalında güncel olarak gösterilmedi ve sezon gösterilmediğinden üretim sona erdi.
Asıl isim "Popeye"'dir.Ama neden bu şekilde bizimkiler Türkçe'ye çevirmiş bilemiyorum.Çocukluğumuzda bolca izlerdik.Bir de bu çizgi filmin aslında bir çizgi film değil Ispnakla ilgili bir reklam için tasarlandığını biliyormudunuz?Çok tutulunca çizgi film şeklini almış.Temel Reis, Kabasakal ve Safinaz arasındaki aşk üçgeni. Temel Reis ve Kabasakal sürekli safinaz için kavga etmektedirler. Temel Reis 'e en zor zamanlarında ıspanak yardım etmektedir.
İşte yine fixlerden.Transformers ilk versiyon...Bildiğiniz gibi şu an bu çizgi filmin 2 filmi yapıldı.2.si şu aralar vizyonda..Autobotların trinitran gibi bir bilgisayarı ile, dinobotları vardı. Decepticon'larda da birleşip büyük bir robot oluşturabilen kamyonsal yaratıklar vardı, constructorslar...
Önemli karakterler: optimus prime, megatron ve starscream gibi orjinal karakterlere sahiptir.
Bir japon cizgi film kahramani... Direklerden zıplayıp havada parandeler atarak topa vuran yırtıcı santrafor...İşte çocukluğumuzun efsane çizgi filmi Kaptan Tsubasa (Küçük Golcü)
Temel konusu, Bianca adlı siyah saçlı, kötü kalpli ve şımarık kız ile Lark adlı sarışın, iyi kalpli ve mütevazi kızın arasındaki çatışma olan çizgi film..
Cenk Koray'ın Pazar günleri sunduğu Tele Pazar adında programda 3-4 kez aralıklı olarak çıkardı.Her seferinde de çıkmasını kaçırmayalım diye başında beklerdik.Ne günlerdi...
Hayalet Avcıları'nın birçok değişik sürümü çizgi film olarak oynadı TV lerde.Bu ise ilk sürümleri..Başlarken goril tiplemesindeki karakterin sesi ile açılıyodu hani.İntroda var zaten.
Orhan Boran'la Pazar Geceleri içinde yayınlanırdı. Sanırım program sonunda falandı. Anne panda, yavrusu tao ve arkadaşlarına çeşitli öyküler falan anlatıyordu. Bunların sonunda ders alınması gereken bir şeyler vardı diye hatırlıyorum.
Arı Maya ve Çekirge Filip'de unutulmazlar arasındadır.
Özgün adı Almanca 'Die Biene Maja' olan ve Alman yazar Waldemar Bonsels (1881-1952) tarafından yazılan kitabın adı Kitabın ilk baskısı 1912 yılında yapılmıştır İngilizce 'Maya the Bee' olarak geçer Türkçe Arı Maya ise Can Yayınları Çocuk Kitapları Dizisi'nden çıkmıştır.
Bu çizgi filmin kahramanı bizim Donald Duck'ın Ördekkent'te yaşayan zengin, pinti ve de nekes amcası Varyemez'di. Donald birgün küçük yeğenleri Cin, Can ve Cem'i Varyemez'in evine bırakıyor ve de maceralarımız başlıyordu. Bu benim en sevdiğim çizgi filmlerdendir. En güzel sahnesi de Varyemez'in çizgili mayosunu giyip altın para dolu hazine kasasında yüzdüğü andı. Yüzüstü, sırtüstü, kurbağalama yüzer, ağzından para püskürtürdü. Ördekkent'te yaşayan Mucit bunlara türlü türlü aletler icat eder, Varyemez'in hayatta ilk kazandığı şanslı parasını korurlardı. Bir tane kötü tip vardı, büyü yapmak için Varyemez'in uğur parasının peşindeydi. Çok eğlenceliydi, müziği de pek neşeliydi.
William Hanna ve Joseph Barbera tarafından 1965 yılında yaratılan çizgi film karakteri ve aynı adlı serinin adı. Atom Karınca şehir halinde bir karınca kolonisinde yaşamakta ve kötülerle mücadele ederken uçabilmektedir. Süper hızlı ve süper güçlüdür. Atom Karınca, şehrin polisi ile işbirliği içindedir.
1990'lı yıllarda da devam eden seride Atom Karınca, Atom karınca geliyoooor! ("Up and At 'em, Atom Ant!".) şeklinde bağırarak kötüleri yakalar ve maceralarına devam ederdi. Atom karınca Çizgi filmi, Türkiye'de TRT tarafından gösterilmiş ve çocukların büyük ilgisini görmüştür. Günümüzde Boomerang TV tarafından yayınlanmaktadır.
"Ama bu haksızlık öyle değilmi" ..Bilmem hatırladınızmı bu sözleri...Kafasında yumurta kabuğunun yarısıyla dolaşan sevimli civciv Kalimero..
Aslen İtalyan orijinli olan "Kalimero", Toni Pagot ve Nino Pagot'un eserinden uyarlanmıştır. Yeni doğmuş, kabuğunun yarısını kafasında taşıyan ve sürekli uçma hayalleri kuran ve başını belaya sokan siyah bir civcivin öykülerini anlatan anime, Türkiye'de de gösterilmiştir.
Sevdiğim çizgi filmlerden biri daha.Bu köpeğin gülmesine hastaydım ben.:)kıh kıh kıh Bu pire torbası it ortalığın tozunu atar, sahibesi yaşlı teyze de hiç bir şeyin farkında olmadığından "aferim canım benim" diye Değerli'yi pohpohlardı. Sanırım bu teyze Tweety'deki yengeye ilham veren karakterdir..
Sizlerinde hatırladığı gibi eskiden TRT'de yayınlanan bir çizgi film vardı.Bir viking çocuğu ve kabilesinin başından geçen olayları anlatırdı.Çocuğun adı vikiydi.Bir Viking kabilesini maceralarını anlatırdı. Bunlar boynuzlu şapkalar takar, HAYDİ YALLAH HOP HOP HOP, HAYDİ YALLAH HOP HOP HOP diyerek küreklere asılır, maceradan maceraya gemilerini zıplatırlardı. Buradaki asıl hikaye kaptanın Vicki isimli küçük çocuğuydu, hünsa bir karakterdi, erselik yani, kız mı erkek mi ben hiç anlayamazdım. Bunun da aklına hep olayı çözecek fikirler gelirdi ama önce burnunu karıştırır sonra buldumm! diye bağırırdı, sonra da kafasının etrafında yıldızlar uçuşurdu.
Konusu:Nills çok yaramaz,hayvanlara sürekli eziyet eden bir çocuktu.Günün birinde tesadüfen bir cin ile karşılaştı ve ona da aynı şekilde davrandı.Küçük cin ceza olarak Nills'i parmak kadar bir büyüklüğe getirdi.Ancak ;iyi bir insan olduğunu kanıtladığında eski haline dönebileceğini söyledi.Ufaldıktan sonra hayvanlarla da konuşmaya başladı Nills.Çiftlikteki kazlardan Morton uçmaya çok hevesli fakat bunu bir türlü başaramayan bir kazdı.Bütün hayvanlar onunla alay ederdi.Sonunda onlara inat havalanmayı başardı.Havalanırken ipine tutunan Nills ile birlikte birçok macera başlamıştı artık...
Çok severdim bu çizgi filmi.İyi hatırlıyorum showtv nin ilk dönemlerinde bir sezon oynamıştı.Başlamasını dört gözle beklerdim.Bir kolu silah şeklinde oluyordu.
Konusu:Cobra bir çok suç işlemiş ve sonra bu suçlardan sıkılıp yeni bir hayat için siyah saçlı halini estetik yaptırarak sarışın bir adam olmuştur ve tüm hafızasını silmiştir hatta kendi mekanik psycho gun kolunu bile unutmuştur. Birgün bir kavga sırasında kendi gerçek kişiliğini hatırlamaya çalışır ve düşmanı Semender'e karşı robotu ile savaşmaya başlar.ilk bolum erimiş metal bir kapının başında duran üç kişi konuşmasıyla başlar. adamlar hücrelerin titanyumdan yapıldığını ve delmenin mümkün olmadığını soyleyip saskın saskın bakmaktadırlar. adamlardan biri hucre duvarını sadece bir lazer topunun delebileceğini soyler. kısa bir sessizlik sonrası adamlar birbirilerine bakarlar ve aynı anda haykırırılar: cobra!
Şirinler, Belçikalı (babası İngiliz) çizer Peyo'nun oluşturduğu çizgi roman ve animasyon dizinin ortak ismi. 1958'de Pierre Culliford tarafından Çizgi roman olarak ortaya çıktı. 1981'de televizyonda gösterilen Şirinler büyük ilgi gördü. socialist men under red flag(kırmızı bayrak altındaki sosyalistler) kelimelerinin baş harflerinin birleşmesiyle oluşmuştur.Kominizm propagandası yapdığı açık olan çizgi dizide ne bir kilise ne bir havra ne bir camii vardır daha ilginci doğa ana ,zaman baba gibi karakterlerle tanrı ve tanrı inancı reddedilmektedir. Yıllarca Türkiye'de de yayınlanan ve beğeni ile izlenen çizgi dizi, başta Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere bir çok ülkede, yüksek izlenme oranlarına rağmen gösterimden kaldırılmıştır.
Ana Karakterler: * Şirin Baba: Asıl adı: Schtroumpf. Şirinlerin lideridir. Diğer şirinlerin aksine kırmızı kıyafetleriyle dikkat çeker. Sihir konusunda uzmandır. * Şirine: Şirin Köyü'ndeki ilk kız şirindir. Uzun, dalgalı ve sarı saçlara sahiptir. İlk olarak Gargamel tarafından Şirinleri yok etmek amacıyla ortaya çıktı ancak Şirin Baba onu sihirle değiştirdi. * Gözlüklü Şirin: Şirinler içinde tek gözlüklü olanı. Kitap okur, kitap yazar ayrıca çok gevezedir. Genellikle konuşmasını bitiremeden diğer şirinler tarafından fırlatılıp atılır ve hep kafa üstü düşer. * Usta Şirin: Köyün her konuda uzman dâhi şirini. Yaptığı icatlar sayesinde şirinlerin hayatını kolaylaştırır. * Hayalci şirin: Her zaman hayalî yerler ve kişiler görür. * Huysuz şirin: Köydeki en anti-sosyal şirindir. Her şeyden nefret eder. * Aşçı Şirin: Köyün obur aşçısı. Çoğu zaman kendi yemeklerini köydekilere silah olarak verir ya da kendisi yer. * Gargamel: Şirinlerin baş düşmanı ve şirinlerin varlığından haberdar olan tek kişi. Amacı onları yakalayarak altına çevirmek ya da onları satarak para kazanmaktır ve onları yemektir. * Azman:Gargamel'e yardım eden bir kedidir."ayrıca azman abd nin arkasında duran ülkeleri temsil eder ve sürekli papaz elbisesi giyen gargamele yardım etme çabası içersindedir."
Bu çizgi filmden pek hoşlanmazdım aslında.(Benim tarz daha çok aksiyon olduğu için :))
Bunlar minicik, yüzleri hariç her yerleri tüylerle kaplı maymundan bozma şirin yaratıklardi. Bulutların üstünde Monçiçiya diye bir ülkede yaşıyorlardı. Bunların tüm derdi yaşadıklari ağaçların dallarına kuyruklarıyla tutunup daldan dala atlamaktı. Her zaman mutluydular, öyle çocuğun okul taksidi, vergi iade formu gibi dertleri yoktu. Sanki çok eskiden bende bu tipten bir oyuncak vardı, çünkü oyuncağını çizgisinden daha çok hatırlıyorum. Bunların da Şirinler gibi dedesi, güzeli, muciti vb. var oğlu vardı, ama Şirinler'den daha eskidir.
Dönemin kral çizgi filmlerinden olan bu başyapıt kedigillerden olan bir kabilenin maceralarını ekrana getirmek üzere yayınlanmıştı zamanında.Süper tankları, arazi araçları silahları vardı.Düşman mumyanın adı Mumra idi.
Önemli elemanlar: tygra,panthro,lion,cheetara olmak üzere 4 kişiydi bi de bunların küçükleri vardı,o da wiley kit
Unutulmaz çizgi filmlerden bir tanesi. Teknolojik kovboyumuz zaman ne olursa olsun doğadan gücünü alıp saçlarına çember takan atıyla omuz omuza kötülere karşı savaşırdı.Ayının gücüüüü, pumanın hızıııııı dediği anda kendinde bu özellikleri bulan bir kovboydu kendisi.
İşte He-Man'in dişi versiyonu.Sanırım ikizi idi. :) Bazı bölümlerde zorluklara karşı He-Man ile birlikte de mücadele ettiler.
Beyaz mini eteği ve kırmızı pelerini vardır. atının adı Swiftwind'dir. Bu abla She-ra'ya dönüşmemiş haldeyken prenses Adora olarak ortalıklarda dolaşır ki bu da zaten Prens Adam'ın (evet evet bildiniz he-man oluyor kendisi) kız kardeşidir. Bu dönüşmemiş haldeyken atının adıda Spirit'tir. Bunların yaşadıkları yer de Etheria olsa gerek.
Yine bizim kuşak çocuklarının olmak istedikleri (Hatta hatırlıyorum 6.katta bir komşumuzun çocuğu ben He-man'ım diyerek pencereden atlamıştı.Şans eseri ölmedi,sadece dalağını aldılar.İplere takılıp düşmüştü)bir karakterdi.He-man sapığı çoktu arkadaşlar arasında. :)
1983 ila 1985 yılları arasında çekilen çizgi film; 130 bölüm olarak çekilmiştir. Seride; He-Man ve arkadaşları Eternia'yı ve Şato'sunun sırlarını İskeletor'un kötü emellerinden korumaya çalışır.
Mutluluk oyununun mucidi. Hiç bir zaman bırakmadı bu oyunu. Teyzesinin onu hor görüp bir kuru ekmeğe talim ettirmesine rağmen. Sevgi kelebeği, şirinlik muskası bir kişilikti. Başına neler geldi neler. Yinede bıkmadı.
Bu da en sevdiğim çizgi filmlerden biriydi.Müziği de çok hoştu.
Robotech, Japonlar tarafından anime (çizgi film) olarak bilinen ve yine japon yapımları olan The Super Dimension Fortress Macross, Super Dimension Cavalry Southern Cross, ve Genesis Climber Mospeada isimli animelerin görüntülerinin birleştirilip yeniden kurgulanmasıyla yaratılmış ABD, Japonya ortak yapımı çizgi film serisidir. Seride savaş uçağından robot savaşçılara dönüşen kahramanlar anlatılmaktadır. Tamamı 85 bölüm olan serinin 4 adet uzun metrajlı çizgi film versiyonu, bir çok roman, çizgi roman ve bilgisayar oyunu versiyonu vardır. Türkiye' de 80li yılların sonlarında özel kanalların henüz yayın hayatına başlamadığı dönemde Trt ekranlarında yayınlanmış, Voltron ve Transformers gibi çizgi filmlerle birlikte dönemin çocuklarını televizyon başına toplamıştır.
Uzaydan Macros Adasına düsen ileri teknoloji harikasi bir gemi düstügü yerde dünya federasyonunca incelenerek SDF-1 olarak yeniden insa edilir. Amac hem teknolojik sirlari ele gecirmek, hem de böyle muhtesem bir gemiyi yaratanlarin dünyada birakmayacak olmasi gercegidir. Modernizasyonun bittigi geminin acilisinin yapilacagi günlerde beklenen olur. Üstün Zentraedi kuvvetleri dünyaya saldirir ve savunma kuvvetlerini adeta ezer. Bu gücü dünyadan uzak tutmak amaciyla onlari dünyaya getiren arzu nesnesinin dünyadan uzaklastirilmasi düsünülür. Gemi kaptanina ki Henry Gloval'a her ne olursa olsun dünyadan uzaklasma talimati verilir, ki kaptan daha deneme ucusu bile yapmamis gemiyle uzaya acilma fikrini kabul etmese de baskilara boyun eger ve hatta yabanci teknoloji ürünü daha cok isinlama diye tabir edebilecegimiz KATLAMA olayini kullanarak kacmaya calisir. Fakat Katlamanin Macrosun cok yakininda yapilmasiyla beraber Macros Adasinin yarisida gemiyle beraber uzaya kayar. Ancak bir iyiligi olur, düsman dünyayi yakip yikmayi birakarak gemiyi aramaya koyulur. İnsanlari ekran basina baglayan serinin ilk bölümü diyebilecegimiz bu olaylardan diger bölümler SDF-1'in pesindeki milyonlarca gemilik düsman donanmasiyla savasa savasa dünyaya dönmeye calismasi seklinde gecer.
Önemli Karakterler: Rick Hunter, Roy Fokker, Lisa Hayes, Lynn Minmei, Max Sterling, Henry Gloval, Lord Dolza, Breetai
Yakari adlı Kızılderili bir çocuğun maceralarını anlatan, Job tarafından yazılan ve çizimini de Derib'in yaptığı bir Franko-Belçikalı çizgi roman serisidir.Yakari ilk olarak 1983 yılında çizgi filme uyarlanarak televizyonlarda yayınlanmıştır. Hayvanlarla konuşabilen Yakari'nin en iyi dostu kabilesindeki Rainbow adlı kızdır. Rainbow dışındaki dostları ise atı Little Thunder (Şimşek) ve gerektiğinde ona akıl verip yol gösteren kartalı Great Eagle'dır.
Bu çizgi filmde yedi renkli çiçeği aramaya çıkan Lulu adında bir kızın başından geçen macerelar anlatılıyordu.Kötü birileri de nedense hep onu takip eder, işini bozar, arkadaşlıklarını yıkar, o şehirden bu şehire gitmesine yol açarlardı. Kızın çok enteresan bir broşu vardı; çiçeklere tutunca giysileri değişirdi. Her bölümün sonunda da kullanılan bitkinin anlamı belirtilirdi.Her filmde olduğu gibi bu filmde de bir kötü kadın vardı.Kötü kadının, ki kendisi yedi renkli çiçeği bulup dünyanın hakimi, imparatoriçesi filan olmak istiyodu, Boris adında rakun veya porsuk cinsi, bi saniyede kılık değiştirebilen uşağı vardı. Bu koca kafalı Boris pek beceriksizdi. Kılık değiştirmek için elini suratında yelpaze gibi gezdirip Boris-Moris derdi. Bi anda koca kafası bile kamufle olur, tipi değişirdi. Velakin hep çuvallardı. Zira kuyruğu ceketinin altından ille de görünürdü en kritik hadise esnasında.Bu Boris çok komik bir tipdi yani :)
Çiçek kızın arkasında dolaşan ve kızın ayrıldığı yerlere sonradan gelip o günkü bölümün sonunda hikayesi anlatılacak çiçeğin tohumlarını dağıtan bir de çocuk vardı.
Candy yetimhanede yaşayan kimsesiz bir kızdır. En iyi arkadaşı olan Annie varlıklı bir aile olan Brighton'lar tarafından evlat edilir. Bunun üzerine Candy ile artık görüşmek istemez çünkü kimsenin kendisinin yetimhanede büyüdüğüü bilmesini istemez. Aynı gün İskoçya'nın yerel kıyafetlerini giyinmiş, gayda çalan ve kendisinden birkaç yaş büyük bir çocukla karşılaşır. Kısa bir süre konuşurlar ve yabancı birden gözden kaybolur. Bu Candy'nin ilk aşkıdır ama onun kim olduğunu bilmez ve ondan geriye sadece bir çeşit madalyon kalmıştır. Onu "tepedeki prens" olarak adlandırır.
Varlıklı Andrey ailesinin bir üyesi olan Bay Leagon kızı Elisa'ya arkadaşlık etsin diye Candy'yi Pony'nin evinden aldırır ve evlerine getirtir. Ancak Elisa ve ağabeyi Neil onu istemezler ve ona daha ilk günden kötü davranmaya başlarlar. Candy'nin hayatını cehenneme çevirmek için ne gerekiyorsa yaparlar... Fakat Candy, kendini her yerde ve her şekilde mutlu etmesini bilen bir kızdır. Bir gün misafirliğe gittiklerinde Anthony ile tanışır.. Bu, onun tepedeki prensidir... Anthony ve Candy arasında bir aşkın başladığını fark eden Elisa, Candy'nin üzerine gitmeyi daha da sıklaştırıp, onu hiç rahat bırakmaz...
Candy White -> Neşeli, güler yüzlü, ağaçlara ustalıkla tırmanabilen çilli ve güzel bir kızdır. Yüreğinde bitmek bilmeyen yaşama sevinci vardır. Anne onun en iyi arkadaşıdır fakat bir gün Anne evlat edilince ayrılmak zorunda kalırlar. İlk aşkı Antony'yi kaybedince derin bir yara alır ama Terry'yi tanıdıktan ve onu anlamaya başlayınca ona aşık olduğunu anlar ama bunu söylemiş olsa da Terry'ye bir türlü birbirlerine kavuşamazlar.
Annie Brighton -> Kibar, biraz korkak, çekingen ve içine kapanık bir kişiliği vardır. Candy ile arkadaşlığını evlat edinildikten sonra ki son mektubunda bitirmiştir fakat hala Candy'yi seviyordur. Sean Paul akademisinde karşılaştıklarında aslında bunun aptalca olduğunu anlamıştır ve Candy ile tekrar sıkı bir dost olmuştur.
Antony Brown -> Candy'ye ilk görüşte aşık olmuştur. Ona bahçesindeki bütün gülleri armağan ederek onun sevgisini kazanmıştır. Çok kibar, kararlı, azimli ve tam bir beyefendidir. Ama bir gün attan düşüp ölmüştür ve Candy için tam bir dram olur.
Alistair (Stear) Cornwell -> İcatlar yaparak en büyük hayalini gerçekleştirmeyi amaçlayan şakacı, şen şakrak bir çocuktur. Candy ile çok iyi arkadaş olurlar ve Archie ile de kardeştir. Her zaman dürüst ve düşünceli birisidir. Ayrıca Sean Paul Akademisinde tanıştığı Patty'den de hoşlanmaktadır.
Archibald (Archie) Cornwell -> Stear'ın kardeşi ve Antony'nin de kuzenidir. Candy'ye bir süre sonra aşık olmuştur fakat sonra Annie'nin onu ne kadar sevdiğini görünce Annie'ye sevgisini göstermeyi tercih eder. Giyime ve modaya da düşkün bir erkektir.
Elisa Leagon -> Animenin en kötü karakteri olan bu kız Candy'ye hiç rahat yüzü göstermez. Hilebaz, kendini bilmiş, havalı, bencil ve kötü huylu bir kişiliği vardır. Aynı zamanda Candy'nin aşık olduğu çocuklar olan Antony ve Terry'ye de aşık olması onu daha da hırçın yapmaya iter.
Neil Leagon -> Elisa'nın yaptığı kötülüklerin yardımcısıdır. O da kardeşi gibi bencil, bilmiş ve havalıdır. Candy'den nefret eder önce ama sonra aşık olur fakat Candy bunu istemez ve başarılı da olmaz bu konuda.
Terry Grandchester ->Sean Paul Akademisinde Candy ile karşılaştığında bir süre sonra ona aşık olmuştur. Bütün kalbi ile sevdiği kıza kavuşmak için çok şey yapar fakat bir türlü beraber olamazlar. Bu hem Elisa'nın kıskançlığı hem de Susanna'nın kendisini düşünmesinden dolayı ayrı kalırlar.
İşte size harika bir çizgi film daha.Heidi... Heidi İsviçreli yazar Johanna Spyri'nin yazdığı en ünlü çocuk kitabıdır. Çocuk kitabı olarak yazıldığına bakmayın, kendisini günümüzde bile büyükler tarafından sevilerek okunmakta.
Heidi'nin hayat hikayesine kısaca bakmak gerekirse; kendisi küçük yaşta annesi ve babasını yitirmiş minik bir kızdır. Önceleri sorumluluğunu üstlenen teyzesi, Frankfurt'ta iş bulunda Heidi'yi Alpler'in eteklerindeki dedesine bırakır. dedesi tam anlamıyla huysuz ihtiyarın tekidir ama Heidi'nin alp dede'yi tam anlamıyla pamuk dedeye dönüştürmesi uzun sürmez.
Heidi dedesi, keçileri ve pek tabii ki çoban peter ile bir süre masallar aleminde yaşar.Sonra Heidi teyzesinin zoru ile Frankfurt'a gider ve orada bir ailenin yanında yaşamaya başlar. Ailenin klara isimli yürüme engelli kızına arkadaşlık etmek üzere buraya getirilmiştir. Evin kahyası sinirli bayan Rotenmayer, Heidi'ye asıl adı adelaide olarak seslenmektedir. Klara ise çok sevdiği küçük kızın kendisine heidi denmesini sevdiğini bilir.Bir süre sonra dede ve memleket hasretine daha fazla dayanamaz heidi. Yanında kaldığı ailenin büyükannesinin yardımıyla evine geri döner. Klara ve büyükanne de onunla gelir. Peter ve dedesi ile el ele veren Heidi ,Klara'yı yürütmeyi başarır.
Bu çizgi filmi de çok severdim.Aynı zamanda izlerken tırsardım o ateşten yaratıktan.Adı Malmoth'du.Sanırım her bölümde bu ateşten yaratığın kötü bir adamı olurdu.O adam Clementine 'e kötülük yapmaya çalışırdı.Başarılı olamadığında ise yaratık tarafından ateşe atılırdı.Bir de Clementine'in bir koruyucusu vardı.Zor zamanlarda gelir,onu bir aydınlık küre içine alarak korurudu...Hatırladıklarım bunlar sanırım...
